Başkası Olma Kendin Ol...

by 18:25 0 yorum
Geçenlerde bir yerde okumuştum, günümüzde bir televizyon dizisinin başarı grafiğini etkileyen en önemli unsurların başında, o dizi karakterlerinin giydiği kıyafetlerin, taktığı takıların hatta kullandığı cep telefonlarının, sokak modasına etkisi yer alıyormuş. Örneğin bir karakterin giydiği elbise, ertesi gün hatta daha dizinin yayınlandığı akşam, önce sosyal medyada ertesi gün de mağazalarda ne kadar konuşuluyor ve aranıyorsa, o dizi TUTTU demekmiş.
 Bu sebeple, bu akımın öncüsü ödülünü, hepimizin kalbinin başköşesine yerleşmiş, unutamadığımız, yaz sezonunda yayınlanan tekrarlarını dahi onlarca kez seyrettiğimiz, canımız ciğerimiz Aşk-ı Memnu'ya gönül rahatlığıyla verebiliriz.
Hatırlarsanız, o dönemin bütün çarşı pazarları, Bihter taytından, Bihter çizmesine, Bihter kolyesine hatta Bihter küloduna kadar dolup taşmıştı. Karakterlerin giydiği, taktığı herşey adeta bir olay haline gelmişti.


Günümüze dönersek eğer bu akımı hakkıyla devam ettiren, neredeyse kullanılan her moda unsurunun takip edildiği ve deli gibi talep gördüğü yapım ise, orjinali The O.C'den ülkemize uyarlanan gençlik dizimiz MedCezir diyebiliriz. Ortalık, kafanı çevirsen Serenay, elini sallasan Yaman taklitleriye dolu. Özellikle bu iki karakterin giyip çıkardığı herşey ama herşey başlıbaşına bir moda olmuş halde.

Madem öyle, dizinin hitap ettiği yaş grubundaki genç kızların, giyime, süse, efendime söyliyeyim takıya, tokaya düşkün olmasını ve özenmesini anlayışla karşılayabilirim ancak etrafta, atletlerinin üzerine yarım kollu KAPŞONLU sweatshirt giymiş, saçlarını dağıtmış ve daracık jeanlar giymiş genç oğlanlar görmek beni bir nebze sıkmaya başladı diyebilirim :((



Eğer siz bana, ''bütün bunlar nereden aklına geldi'', ya da ''sanane milletin ne giydiğinden'' derseniz ben de size hafta sonu yaşadığım bir ''an'' bütün bunları bana düşündürttü derim.
Hafta sonu metroda, aramızdaki mesafeye rağmen, değişik ve göze çarpan giyim stilleriyle ya da tercihleriyle dikkatimi çekmeyi başaran iki tane genç ''delikanlı'' gördüm. ''Hipster'' diye adlandırabileceğimiz moda akımının ''hakkını vermeye çalışan'' bu iki genci, ben dahil oradaki bir sürü insan, yanımızdan geçip giderlerken meraklı ve çoğunlukla şaşırmış gözlerle iyice süzdüler. Çocuklar, gerek üzerlerinde ki atletler, gerekse kafalarındaki bereler, daracık jeanlar, sırt çantalar vs. ile farklarını ortaya koymuşlardı ancak yanımızdan geçip gidene kadar Türk olmadıklarından haberim yoktu. Diğer insanlar ne düşündü hatta birşey düşündü mü bilemem ama  gençler geçip gittikten sonra benim ağzımdan direkt şu sözler döküldü; ''neyseki Türk değillerdi''...
Çünkü tüm farklılığa rağmen giydikleri üzerlerinde SIRITMAMIŞTI.
Elbette modayı takip etmek, yeniliklere açık olmak, dünyaya ayak uydurmak ve stil sahibi olmak her yaştan, her ırktan insanın hakkı ancak ben yaşadığın yerin, ait olduğun kültürün çokta fazla sınırlarını zorlamamaktan yanayım. Sakil durmamaktan, sırıtmamaktan, yakışmaktan ve yakıştırmaktan yanayım. İşte sırf bu yüzden, o arkadaşlar yanımdan geçtikten sonra ağzımdan ilk dökülen cümle, ''neyseki Türk değiller'' oldu.



Sırf moda diye, tarz yapacam diye ya da hayranı olduğun dizi karakteri, pop şarkıcı vs. giyiyor diye, yaz ortasında üzerinde kısa kollu t-shirt, kafanda bere ile gezme güzel kardeşim. Muhakkak özgür ol, özgün ol ama dön de bir etrafına, yaşadığın yere bak güzel kardeşim. 
Çok paran var diye, sırf giyen ''SEN'' olduğun için kimse taşlamaz diye düşünme, annen yıkayınca çekmiş gibi görünen kısacık paça pantolonunla, ayağında ancak kız arkadaşının giymesi gereken babetinle! gezme güzel kardeşim. (Kızım sana söylüyorum, Arda sen anla!)


Giymeden önce kendine, giydikten sonra aynaya ve camı açıp dışarıya bakmayı ihmal etme. Ne demiş Tarkan ''başkası olma kendin ol böyle daha güzelsin...''
Haydi göreyim sizi...


''.''

Unknown

Developer

Cras justo odio, dapibus ac facilisis in, egestas eget quam. Curabitur blandit tempus porttitor. Vivamus sagittis lacus vel augue laoreet rutrum faucibus dolor auctor.

0 yorum:

Yorum Gönder