Laf olsun diye değil gerçekten merak ediyorum. Ve karar verdim, bu konuda kafamı kemiren şeyleri, yazım bittikten hemen sonra muhakkak araştıracağım. Facebook denilen uygulamanın, ülkemizde başına gelenlerle, diğer ülkelerde gördüğü muamele arasındaki fark beynimi yiyip bitirmekte.
Normal şartlarda ulaşmasının mümkün olmadığı insanlara, çoğu zaman bir internet kafe aracılığıyla, saati hemen hemen 1 tl. karşılığında, bir de üstüne tavşan kanı çayı eşliğinde, sadece ve sadece tek bir tuş ile bağlanabileceği! gerçeğinin dayanılmaz hafifliğine erişen yurdum insanı, Facebook'un tarihini yeniden yazmak dalında yapılan yarışlarda ödüle doymuyor maalesef. Gün geçmiyor ki yeni bir, Facebook bağlantılı aşk cinayeti haberi ya da kadın ticareti hadisesi kapımızı çalmaya görsün.
Sevgili Mark Zuckerberg kişisinin, okul arkadaşlarına erişebilmek, sosyal hayatına renk verebilmek adına dünyaya armağan ettiği şeyi biz elimize aldık, evire çevire oyuncak edip, Türk motifleri ile bir güzel süsleyip, kendimize adapte etmeyi becerdik. Ve tabii ki sonuçta, Facebook üzerinden tanıştığı adam için, 3 çocuğunu ve kocasını bırakıp evden kaçan, sonra da başına gelmedik iş kalmayınca sonu toprak olan sayısız kadın hikayesi geçti tarihin tozlu sayfalarına.
Versen bir kitap okumaya dahi yanaşmayacak nice vatandaşımız, bu icat karşısında, adeta birer Harvard mezunu kesilip, sayfalarca yazıp çiziktirdikten sonra, Esenler Otogarı'nda buluşup, birlikte kaçabilecek noktaya nasıl geliyor hayret ediyorum doğrusu. Gel iki satır gazete oku desen oralı dahi olmayacak sayısız adam sıra, Melahat'in duvarında paylaştıklarını okumaya gelince, adeta gözlerini çürütmeye and içiyor.
Elalemin karısını, kızını tuzağa düşürüp, Facebook üzerinden, başkalarına pazarlamaya çalışan, ultra mega akıllı beylerimiz ise adımızı altın harflerle tarihe yazdırmaya devam ediyor. Ve her geçen gün, gazete sayfalarımız bu haberlerle dolup taşıyor. Kardeşim, sen bir ekran karşısında yazıştığın adama nasıl güvenirsin de evini, barkını, çoluğunu, çocuğunu bırakır kaçarsın?. Bu Zuckerberg, bunu kurarken içine ne katmış ki bizim Fatma Teyze'miz, Hasan Emmi'miz kendini bu derece şaşırmış ben anlayamıyorum doğrusu.
Valla merak ediyorum! İki gülelim, gönüller hoş olsun diye değil. Atıyorum, Los Angeles'ta yaşayan Mary ile, California'da yaşayan Paul de, Facebook üzerinden tanışıp, çoluğu çombalığı arkalarında bırakıp, ceplerinde sadece 3 lira ile, ilk otobüse binip kaçıyorlar mı? Sonra Paul'un karısı, Oprah'a çıkıp, ''boyu posu devrilsin Oprah Hanım, bıraktı gitti şerefsiz'', ''telefona bağlansın Oprah Hanım'' diye ağlıyor mu?
Bütün bunlar birer kurgu mu, film senaryosu mu anlamak gerçekten imkansız. Bu ülkede, aklımızın ermediği, zekalarımızın yetersiz kaldığı o kadar çok şey olmakta ki bu da neymiş Tuğba dediğinizi duyar gibiyim. Siz yine de benim cahilliğime verin ama gerçekten merak etmemek elde değil. Şimdi izninizle biraz Oprah seyredip, evden kaçan Mary için ipucu bulmaya çalışıp, bunlar sadece benim ülkemde olmuyor diye kendimi avutacağım.
0 yorum:
Yorum Gönder